Uzun bir aradan sonra hepinize merhaba canlarım. Uzun bir aradan sonra burada olmaktan dolayı kendimi bir nebze olsun huzurlu hissettiriyor. Karlı bir günün ardından sıcak bir eve gelip sobanın yanında ısınmış kadar bahtiyarım. Umarım siz de kendinizi bir nebze olsa iyi hissediyorsunuzdur.
Beni sarıp sarmalayan depresif düşüncelerle boğuşurken aklıma yazı yazmak geldi. Yazarken kendimi daha iyi ifade edebildiğimi düşünüyorum. Konuşmak her zaman içimizdeki tam olarak yansıtamıyor ama yazmak bir nebze olsun içimdekileri daha iyi yansıtıyor diye düşünüyorum. Podcast yayınlarımı da çok severek yapıyorum tabii. Sık kayıt yapamıyorum ama yaptıklarımı da severek yapıyorum. Üstelik hiçbir hazırlık da yapmıyorum. Hiç durmadan 1 saate yakın konuştuğum yayınlarım da oldu tabii.
Podcast yayınlarımda kendimi bir tık iyi hissediyorum. Psikoloğa gitmiş kadar rahatlıyorum. Tuhaf ama bir o kadar sakinleştirici bir oluyor üzerimde. Bu açıdan faydalı buluyorum kendim için.
Ben her sene sonunda neler yaptığıma dair yazı yazmayı çok seviyorum. Benim için özet niteliğinde oluyor çünkü. Geriye dönüp baktığımda yaptıklarımı ve yapmadıklarımı görüp ona göre davranıyorum. Mesela bu sene az kitap kitap okudum, az spor yaptım. Seneye daha çok spor yapıp kitap okumayı planlıyorum. Tabii bu motivasyonları kendimde bulabilirsem... Gelin bu sene neler yapmışım ondan bahsedeyim size
- Bu sene korkunç bir şekilde reddedilmenin acısını yaşadım. Sevdiğim insan tarafından bir cafede reddedildiğimi anlayınca yediğim tatlı boğazıma dizilmişti. Daha önce bahsettim sanırım sana bu durumu. Beni sevgili olacak kadar sevmemiş sanırım. Davranışlarından, bakışlarından ve sözlerinden bunu anladım bir süre sonra. Mesela iltifat ediyordum içimden gelince ama bana hoşnutsuz bir biçimde bakıyordu. Gözler zaten asla yalan söylemiyor. Benimle cinsel bir çıkar için yan yana olduğu bariz belliydi yani. Ben bunu fark edemeyecek kadar dalgındım. Yakın arkadaşlarım bu konuda beni uyarmıştı ama aşk insanı dışarıya karşı umursamaz birine dönüştürüyor. "Vişne, bu insan seni sevmiyor. Tamamen cinsel bir çıkarla yaklaşıyor. Duygularını heba etme" diyorlardı ama ben inatla kabul etmiyordum. En sonunda haklı çıktılar. Ben yine bu durumu kabullenmek zorunda kaldım acı bir şekilde
- Daha sonra bu kişiyi birçok date uygulamasında gördüm. Onu öyle görünce başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştür. Verdiğim onca değer hiçe sayılmıştı anlayacağın. Uzun bir süre her şeyden uzak yaşadım ve hala da yaşıyorum. Dışarda ilgimi çeken bir şey kalmadı artık. Henüz 30 yaşındayım ama kendimi çok yorgun hissediyorum. Herhangi bir insana emek vermek istemiyorum artık. Bahçemde beslediğim kedilerimin verdiği huzuru seviyorum şu sıralar.
- Hoşlandığım insan benden gülüşümü ve ışığımı çaldı ve buna izin verdim farkında olmadan. Şimdi ışığımı tekrar yaratmaya çalışıyorum ama çok zorlanıyorum. Sanırım her ilişki insana ayrı bir ders veriyor.
- Bu sene çok az kitap okudum. Odaklanma sorunum mutsuzlukla birleşince içimden hiçbir şey yapmak gelmedi açıkçası. Biraz mutlu olayım diye Harry Potter serisine tekrar başladım. 5 ve 6. kitaplarını okudum. Son kitaba da yeni başladım. Kendimi iyi hissetmediğim zamanlarda Harry Potter okumak bana iyi geliyor açıkçası.
- Macbook alamadım. Almak istemekle kaldım sadece. Çok pahalı fiyatları ve beni çok aşıyor bu durum. O yüzden ikinci el başka bir bilgisayar aldım. Sanırım uzun bir süre daha macbook'a uzaktan bakmaya devam edeceğim. Çünkü geleceğimi düşünmek zorundayım. Aman canım ödenir bir şekilde diye almak kolay ama ödemesi o kadar zor ki anlatamam. İnsanı strese sokuyor bu tarz borçlar. Çünkü hayatta hiçbir şey kesin değil. Devlet memuru da değilim sonuçta. O yüzden dikkatli davranmak zorunda kalıyorum
- Aman ayağını yorgana göre uzat, aman harcamana dikkat et, aman gereksiz bir şey alma diye durmadan başıma kakıldı bu cümleler. Bu yüzden asla istediğim gibi alışveriş yapamadım. Yapsam anında pişman ettirdiler. Örneğin severek bir kazak aldığımda bunun gereksiz olduğunu yiyecek almanın daha önemli olduğunu söyleyip durdu teyzemler ve annem. Aldığım kazağı bile severek giyememiştim bir süre.
- Saçımı ektirdim bu sene. Ektirme işlemi sandığımdan daha zor geçti. İşlem sırasında stresten anksiyete krizi geçirdim masada. Stres yüzünden uzun bir süre masada titredim. Bunu aileme söylemedim tabii. Çünkü annem sandığımdan daha telaşlı birisi. Her şeyin olumsuzunu düşünen bir yapıya sahip. Sürekli olumsuz düşünüyor ve bu durum bazen beni deli ediyor. Durduk yere yapıyor üstelik. Örneğin bardağı koltuk kenarına koyduğumda düşecek şimdi vallahi düşecek diye başımın etini yiyor. Halbuki ortada dökülen ya da kırılan bir şey yok. Böyle bir insanla yaşamak bazen çok zor.
- Kilo veremedim. Bir sürü kilo aldım. Yaşadığım yerdeki insanlar durmadan kiloma laf söyleyip durdu. Ben de evde sinir krizleri geçirdim durmadan. Kilo vermek istedim ama spor yapma konusunda istekli birisi değilim. Terlemeyi sadece sevişirken seviyorum. Onun dışında sevmiyorum açıkçası. Sanırım yeni yılda spor yapmam lazım çünkü kilolu halimi sevemiyorum.
- Kilomla barışmaya çalışıyorum ama olmuyor. Çünkü giydiğim kıyafetler güzel durmuyor, insanlar benden hoşlanmıyor ikili ilişkilerde, sağlık sorunları yaşıyorum vs. O yüzden bu kilolar bir şekilde gidecek. Bir ara yemek bozukluğu yaşadım. Yemek yedikten sonra pişman oldum hep. Kendimi aç bırakmaya çalıştım. Nutella yememeye çalıştım ama nutella beni mutlu eden nadir şeylerden birisiydi. O yüzden vazgeçemedim bir türlü.
- Doğum günümü ağlayarak geçirdim. Eski fotoğraflara bakıp ağlayarak kek yedim. Tuhaf bir deneyimdi benim için. Hiç böyle hayal etmiyordum bu yaşlarımı. Yani bu kadar yalnız olacağımı tahmin etmiyordum. Etrafımda neredeyse hiç arkadaşım kalmadı. Sadece kedilerim kaldı bide beni karşılıksız seven annem. Annem genellikle birkaç ay yanımda kalır sonra memlekete geri döner. Ben de zamanımı genellikle yalnız geçiririm. Yalnızlığa sandığımdan daha fazla alıştım anlayacağın.
- Bir gün öldüğümde cenazeme büyük ihtimalle sadece ailemdekiler gelecek. Çünkü arkadaşlarımın gözünde neredeyse sevimli hayalet casper gibiyim. Bunun suçlusu belki de benimdir bilmiyorum. İnsan çoğu zaman kendine dışardan bakamıyor çünkü. Dünyanın en zor şeylerinden biri insanın kendi vicdanıyla yüzleşmesi bence. Koca bir aynanın karşısında çırılçıplak olmak gibi bir şey. Sadece sen varsın ve susturamadığın düşüncelerin.
- Cinsel hayatımda fazla aksiyon olmadı. Ten uyumumun olduğu biriyle düzenli seks hayatım olmuştu ama bencil tavırlarına daha fazla katlanamadım. Sevişirken sadece uzanıyordu mesela hiçbir şey yapmıyordu. O kadar sinir oluyordum ki anlatamam. Korunma konusunda da çok bilgisizdi. Ben hep korunuyorum ve buna aşırı dikkat ediyorum. Bunu saçma buluyordu. Bunlar bende soğuma sebebi yarattı. Ne olursa olsun bence insan cinsellikte kendini korumalı eğer evli değilse. Cinsel hastalıklar ortalıkta cirit atıyor çünkü.
- Geriye dönüp baktığımda o günlerde kendimi epey iyi hissediyordum. Cinsellik hayatımı iyileştiren bir yere sahip oluyor zaman zaman. Stresimi alıyor ve daha rahat davranmamı sağlıyor. Salçalı makarna yemek kadar doğal ve sıradan bir şey olduğunu fark ediyorum bazen. Önemli olan sana ve bedenine saygı duyan birini bulabilmek bence. Bu kişiyle olan tensel uyum her ne kadar hoş olsa da o da paracı çıktı. "Benim sevdiğim adamın parası olacak, arabası olacak beni gelecek evimden alacak" demişti bir sabah kahvaltı ederken. Ortalığa konuşuyordu ama eleştirdiği şey aslında bendim. Ne kendime ne de başkalarına yetebiliyorum. Bazen bu durum sinirlerimi bozuyor. Avoncu gibi bana ürün satmaya çalışınca ve kız kardeşinin hoşlandığı erkekle flört etmeye çalışınca benim midem daha fazla bunu kaldıramadı açıkçası. Kendime olan saygımdan dolayı bu iletişime son verdim. Çünkü tek taraflı cinsellik olmuyor. Her şeyi sadece ben yapınca o işten keyif almıyorum
- Yazın benim için güzeldi. Renkli tişörtlerimi giyip portatif sandalyemi alıp sahilde kitap okudum hafta sonları. Deniz havası almak hem sinüslerime hem de ruhuma iyi geliyor. Biraz daha rahatlamış hissediyorum boğazı seyredince.
- Temmuz ayında müze ve sergi gezdim durmadan. İzne çıkınca İzmir'e gittim. Uçağa binmekten çok keyif aldım. Anksiyetem tetiklenmedi ama yine de insan düşünmeden edemiyor tabii. Yolculuk nasıl geçecek, bavulumu bulabilecek miyim vs diye düşünüyor durmadan.
- İzmir'in havasını çok seviyorum. Bana çok iyi geliyor. Karşılaştığım insanlar da genel olarak nazik ve güleryüzlüydü. Hatta bir gratis kasiyeri benden hoşlanmıştı. Bunu fark eden teyzem kısmetimin açıldığını söylemişti bana.
- Bu yaz ilk defa kalamar ve midye tava yedim. Deniz ürünleriyle pek alakam yoktur. Evde balık pişmesinden hiç hoşlanmam çünkü kokusu asla geçmek bilmiyor. O yüzden pek aşina değilim ama balık yemeyi severim. Özellikle mezelere bayılırım. İzmir'de yediğim mezelere bayıldım mesela. Kalamar yemek sandığımdan zor oldu ama yedim bir şekilde. Bir ara alerjik reaksiyon gösterecek miyim acaba diye endişelendim ama korktuğum başıma gelmedi
- Mabel matiz ve Gaye su Akyol konserine gittim bu sene. Konsere gitmekten çok keyif aldım. O atmosferi tatmak gerçekten büyüleyiciydi. İki sanatçıyı da çok seviyorum. Onların şarkılarına eşlik etmek bana ve ruhuma çok iyi geldi. Ulaşım sorunum olmasa daha fazla konsere gitmek istiyorum ama araba alamadım bir türlü çünkü çok pahalı
- Bu sene genel olarak yalnızdım. Arkadaşlarımın hayatından tamamen çıktım diyebilirim. Sadece flörtlerimle iletişim halinde oldum. Onun dışında vaktimin çoğunda yalnızdım. Eskiden çok yadırgardım bunu ama zamanla insan buna da alışıyor. Yapacak bir şey yok yani canım benim.
- Annemin telefonunu değiştirdim. Ona telefon almak benim için önemliydi çünkü yıllardır aynı telefonunu kullanıyordu. O telefonu değiştirmek onu da çok sevindirdi. Beni ana kuzusu sanma çünkü öyle birisi değilim. Sadece yaşlandıkça annemin değerini daha iyi anlıyorum. Beni bu dünyada karşılıksız seven tek insan o. O yüzden onu rahat ettirmeye çalışıyorum kendimce.
- Kasım'da biriyle tanıştım. Onunla iletişimimiz genel olarak güzeldi. Birlikte sergi gezip yemek yedik. Ortak noktamız çok fazlaydı diyebilirim. Tek sorun şehir dışında yaşamasaydı. Onunla sergi gezmekten çok keyif aldım. Enerjisi çok yüksek birisi ve buna ayak uydurmak bazen çok zor. İnsanlar yanından geçerken hep ona bakıyordu. Kendine has bir tarzı vardı ve tarzı ona çok yakışıyordu. Giyim tarzından da epey etkilendim. Kıyafetleri kendine yakıştırmasını iyi biliyordu
- Açıkçası bende güzel izlenimler bıraktı. Bir akşam bana geldi. Birlikte keyifli vakit geçirdik. Genel anlamda aramızda çekim güzeldi diyebilirim. Birlikte uyurken bazen beni uyandırıp öpüyordu. Hiç böyle bir şeyle karşılaşmamıştım açıkçası. O sabah mutlu uyanmıştım ilk defa. Demek mutlu çiftlerin hayatı böyle güzel geçiyormuş. Ben de bir günde bunu tatmış oldum. Daha sonra güzelce kahvaltı yaptık. Plaktan Beyonce albümü dinledik. Vedalaşmak ikimiz için de zor oldu. O gün kendimi epey kötü hissetmiştim o gittikten sonra. Üzülmeyi beklemiyordum. Çabuk bağlanan birisi değilim aslında ama onunla vakit geçirmeyi epey sevmiştim.
- Sık sık depresif buhranların gölgesinde yaşadım. Asla kilo veremeyeceğimi düşündüm. İzole olarak yaşamak her ne kadar güzel bir şey görünse de insanın bazen konuşacak iki çift sözü olabiliyor. Bazen günlerce konuşmadığım günler oluyordu. Dertlerimi kedime anlatıyordum. En çok da kedimle birlikte uyumayı sevdim. Bana tarifsiz bir huzur veriyordu bu manzara.
- Evimin kapısına gelen 1 aylık tekir bir kediyle uzun bir süre ilgilendim. Bana geldiğinde hastaydı. Veterinere götürdük. Veteriner solunum yolundan ameliyat olması gerektiğini söyledi. Şimdi bir bakım kliniğinde bir kafesin arsından yaşam mücadelesi veriyor. Günlerdir onu düşünüyorum. Umarım hayata tutunur da birlikte güzel günler görürüz. Her akşam göğsümün üstünde uyumasını çok özlüyorum.
- Valla bu sene çok zor geçti ya benim için mental olarak. Hatay'da yaşanan deprem sonrası psikolojimi toparlamakta çok zorlandım. Günlerce tadım tuzum yoktu yani kendimi her şeyin sonunda gibi hissettim. Yemek yerken bile suçlu hissettim. Umarım böyle bir şeyi tekrar yaşamayız.
- Yoğurtlu cips sosu eşliğinde Walking dead izlemeyi sevdim bu sene. Benim için keyifli bir etkinlikti. Kilo aldırdı tabii ama dizi izlerken soslu cips yemeyi epey sevdim diyebilirim.
- Diş tellerimden bu sene de kurtulamadım. Bakımlar tam gaz devam ediyor ama bir türlü yolun sonuna gelemedik tedavide. Genetik olarak diş tellerim tedaviye bazen yanıt vermiyor kanıyor. Onu düzeltmeye çalışmak sandığımdan zor. Dişlerim çok kötü durumda değil, sadece birkaç çarpışık diş var onlar da tellerle düzeliyor zamanla. Büyük ihtimalle gelecek yaz kurtulmuş olacağım.
- Bu sene hiç tiyatro oyunu izlemedim. Bu konuda kendimi çok suçlu hissediyorum. Tek başıma yaşadığım için ay sonunu düşünerek yaşıyorum genelde. Bir tiyatro oyununa 250-300 lira vermek bazen zor olabiliyor. Çünkü o parayla kahvaltılık vs almak bana daha mantıklı geliyordu. Eskiden olsa bunları düşünmezdim ama tek başına koca evin yükünü sırtlayınca bazı zevklerinden vazgeçiyor insan. Hem faturaları öde, hem kredi kartı borcunu öde, hem birikim yap, hem kendine bir şey al... Artık plak almıyorum açıkçası dolar kuru yüzünden. Yabancı plaklar aşırı pahalı olmaya başladı.
- Bu sene bir çılgınlık yapıp kendime keman seti aldım ama keman çalmayı başaramadım. Hem zamanım yok hem de akor yapmasını bile beceremedim. Kurslar doluydu ve çevremde müzik aleti çalan birisi yoktu. O yüzden evde kendi kendime öğrenmeye çalıştım ama başaramadım. Bir akşam youtube'da ders videosu izlerken akor yapmayı beceremedim. Birdenbire sinir dalgası geldi ve kemanı kırıp paramparça ettim. Daha sonra çantasıyla birlikte çöpe attım. Keşke çocukken keman kursuna falan gitseydim.
- Ne varsa çocukken yapmakta var valla. Bilinçli anne baba gerçekten çok önemli rol oynuyor bu noktada. Evladını yermeyip destekleyen aileler ilerde çok rahat ediyor. Çocuğunu yüzmeye, çalgı kursuna, dil öğrenme kursuna yollayan anne-babam olsaydı keşke. Beni anca teyzemler çocukken durmadan kötü şekilde eleştiriyordu. Eleştirilmek yerine ilgi gösterselerdi, seninle gurur duyuyoruz her şeyi başarırsın vs deselerdi şu an bambaşka yerde olurdum büyük ihtimalle. Aile insanın kaderi sanırım.