Şimdiden söyleyeyim bu yazı içinizi karartabilir..
Dün ve bugün kendimde değilim.. İçimde taze bir kor ateş var.Öğretmenler Gününün akşamında kendimi uykuya vermiştim. Gün boyu yorgunluktan bir o yana bir bu yana kafamı yaslayıp durdum... Eve geldim. Yemek yedikten sonra uyuyayım dedim..Saat 6 gibi uykudan uyandım.. Uykudan uyandıktan 5 dakika sonra en yakın arkadaşlarımdan Çilek Aradı. Ağlamaklı bir sesle;
-Kanka Mahir öldü.. dedi. Öldü demek, bu gerçekten inanılır gibi değildi. Bunu hiç beklemiyordum. Şaka yapıyor sandım ama sonradan ''Mal Mert, ölümün şakası mı olur'' dedim.
Hastanede olduklarını, herkesin yarı şaşkın yarı üzgün bir hal aldığını söyledi bana.. Ben de tabii böyle birşeyle hiç karşılaşmamıştım. Yani sınıf arkadaşım Mahiri kaybedeceğim hiç aklıma gelmezdi...
Niçin mi öldü ? Kız arkadaşıyla problemleri vardı. Kız arkadaşı onun facebookta başka bir yakın kız arkadaşıyla fotoğrafını görünce sinirlenmiş. Kız, ''ilişkisi yok'' yazmış profiline. Mahir de bunu görünce sinirlenmiş. Ona çok aşıktı. Sinirden elindeki tabancayı kalbine sıkmış.. Oracıkta ölüvermiş.. Sessizce..
Ağlamayı hala sürdüren Çileğe;
-Kankacım ağlama lütfen, güçlü olman gerek. Biliyorum zor bir durum ama dayanmalısın bu acıya.. dedim. Telefonu kapattıktan sonra Elmaya mesaj attım. O da hastaneydedi. Orada olan herkesin sürekli ağladığını, ağlamamak için kendini zor tuttuğunu söyledi.. Ben de hastaneye gidecektim ancak annemi evde tek bırakamazdım..
Ertesi gün sınav olduğu için kendimi sınav moduna ayarlamıştım. Önümde kağıtlar, aklımda kaybettiğim arkadaşım Mahir.Ölümü hak etmiyordu ki o..
Odaklanamıyordum hiçbir şeye. Kağıtlardaki yazılanları okumaya çalışıyorum. Yok olmuyor.
Birkaç saat sonra Erik aradı. Kızın ağlamaktan sesi çatlamıştı. Telefon kapanana kadar ağlaması hiç dinmedi. Sürekli ağladı. ''Nasıl dayanacağım ben bu acıya Mert'' dedi. Ben de durmadan teselli edici sözler sarf ediyordum. ''Yapma böyle Erik, o yaşasaydı senin ağlamanı istemezdi'' gibi sözler söylüyorum. Ağlamayı hala sürdürüyor. Ağlamaktan gözleri ağrıyınca uyuma kararı aldı.. Gözlerim dalmış gitmiş uzaklara.. Telefondan dıt dıt dıııt sesleri geliyor. Bir süre sonra kendime geldim. Uyumaya çalıştım. Ama uykum gelmiyordu. Saat 1 gibi uykuya anca dalabildim..
...
25 Kasım/Saat 08:10
Etrafımda sınıf arkadaşım var. Çoğunun gözü kıpkırmızı.. Sınıf hocamızla beraber cenazeye gideceğiz. Çilek ve Erik dünden beri ağlıyorlardı. Mahirin en yakın kız arkadaşlarıydı onlar.Çok şey paylaşmışlardı.. Bir anda ölmesi onlara çok dokunmuştu şüphesiz.. Okulun yarısına yakın öğrenci grubuyla evine gittik. Herkes sessiz bir şekild yolda yürüyordu.. Ağlama sesinden başka ses duyamıyordum..Eve vardık. Çilek evi görünce başladı ağlamaya. Ben ağlayamıyorum. Birinin Arkadaşlarımı teselli etmesi gerek öyle değil mi? Çilek;
- Bu eve bir daha gelemeyecek, bu kapıdan bir daha giremeyecek dedi. Onunla beraber Erik ve Kİraz ağlamaya başladı. Mandalina ve Elma yanımda sessizce duruyorlar. Etraf çok kalabalık. Etrafımda bir sürü gözyaşı döken insan var.. İçime oturmuş kocaman bir acı var..
Cemevine gidilecek dediler,yollara düştük gittik. Bekledik 2 saat. Cemevinde herkes suskundu. Sadece trafikten arabaların sesi geliyordu kulağıma. Gözümden birkaç damla döküldü,sildim elimin tersiyle.. ''Güçlü ol Mert!''dedim kendime..
Cenaze yarın yapılacakmış. Okula döndük. Çilek sırasına oturmak istediğini söyledi bizlere. Sınıfa girdiklerinde o dahil bütün arkadaşlarım ağlamaya başladı. Kendimi çok ama çok kötü hissettim. Bir süre sonra Mahir'in en küçük kardeşiyle birkaç akrabası geldi. Onun fotoğrafını sırasına koyacaklardı. Çiçeklerle beraber fotoğrafını koydular sıraya.. Herkes tekrar ağlamaya başladı. Hocalarım geldi. Yapmayın ,ağlamayın deseler de onların da içi kan ağlıyordu..
Yarım saat sonra çıktım okuldan. O manzarayı izlemek, arkadaşlarımın gözümün önünde harap olmasını izlemek bana göre değildi.
...
26 Kasım/Saat 12:00
Cemevindeyiz. Cenaze birazdan başlayacak. Ağlamaklı sesler çoğaldı. Kimse onun ölümüne inanamıyordu hala. Tabutu gören arkadaşlarım ağlamaya başladılar. Ben de çok duygulandım ama ağlayamadım. Yine göğsümdeki o acıyı hissettim. O acı yine canımı yakıyordu..
Mandalina ve Elmayı gördüm. Çileğe sarıldım. ''Yapma böyle Çilek,dünden beri kendini harap ettin. Dayanıklı ol''dedim. Soğukanlığıydım bugün. Arkadaşlarıma sarılıp onları teselli etmekten başka elimden bir şey gelmedi. Keşke daha fazlasını yapabilsem...
Tabutu arabaya yerleştirdiler. Erik ve Çileğin ağlaması arttı..
- Güle güle Sarı Mahir
- Güle güle kardeşim.. dediler onun ardından.. Ellerimizi dua için kaldırığımız sırada gökten küçük küçük yağmur damlaları düşüyordu. Rahmet yağıyordu belli ki.. Yağmur usul usul yağarken ben ölümün acı gerçeğini bir kez daha anladım.
Okul yolundan otobüsle eve gittik
Zaten 2 günlük iznimizi vermişti okul yönetimi..
Pazartesi o sınıfa nasıl gireceğiz bilmiyorum..
Sınıf Bilgisayarında fotoğrafı vardı.. Nasıl açacağız onu hiç bilmiyorum..
Tek bildiğim arkadaşlarımın gözlerinin ağlamaktan kıpkırmızı olduğu..
Daha önce hiç arkadaşımı kaybetmemiştim..
Benim için tecrübelerin en kötüsü. Onun ölümüne nasıl alışabilirim ki?
Şimdi hafızamıza yaşadıklarımızın izlerini bıraka bıraka gitti öteki dünyaya..
Ölüm sana hiç yakışmadı Sarı Mahir..
Yasın adı Sarı mahir;azrailin adıysa kızgın bir kurşun oldu bu kez...Toprak seni taşıyabilir mi,ölümün yaş sınırı yok mudur,erken değil miydi Mahir?..
P.S = Dinlediğin Şarkı Onun En Sevdiği Şarkıydı..
Dün ve bugün kendimde değilim.. İçimde taze bir kor ateş var.Öğretmenler Gününün akşamında kendimi uykuya vermiştim. Gün boyu yorgunluktan bir o yana bir bu yana kafamı yaslayıp durdum... Eve geldim. Yemek yedikten sonra uyuyayım dedim..Saat 6 gibi uykudan uyandım.. Uykudan uyandıktan 5 dakika sonra en yakın arkadaşlarımdan Çilek Aradı. Ağlamaklı bir sesle;
-Kanka Mahir öldü.. dedi. Öldü demek, bu gerçekten inanılır gibi değildi. Bunu hiç beklemiyordum. Şaka yapıyor sandım ama sonradan ''Mal Mert, ölümün şakası mı olur'' dedim.
Hastanede olduklarını, herkesin yarı şaşkın yarı üzgün bir hal aldığını söyledi bana.. Ben de tabii böyle birşeyle hiç karşılaşmamıştım. Yani sınıf arkadaşım Mahiri kaybedeceğim hiç aklıma gelmezdi...
Niçin mi öldü ? Kız arkadaşıyla problemleri vardı. Kız arkadaşı onun facebookta başka bir yakın kız arkadaşıyla fotoğrafını görünce sinirlenmiş. Kız, ''ilişkisi yok'' yazmış profiline. Mahir de bunu görünce sinirlenmiş. Ona çok aşıktı. Sinirden elindeki tabancayı kalbine sıkmış.. Oracıkta ölüvermiş.. Sessizce..
Ağlamayı hala sürdüren Çileğe;
-Kankacım ağlama lütfen, güçlü olman gerek. Biliyorum zor bir durum ama dayanmalısın bu acıya.. dedim. Telefonu kapattıktan sonra Elmaya mesaj attım. O da hastaneydedi. Orada olan herkesin sürekli ağladığını, ağlamamak için kendini zor tuttuğunu söyledi.. Ben de hastaneye gidecektim ancak annemi evde tek bırakamazdım..
Ertesi gün sınav olduğu için kendimi sınav moduna ayarlamıştım. Önümde kağıtlar, aklımda kaybettiğim arkadaşım Mahir.Ölümü hak etmiyordu ki o..
Odaklanamıyordum hiçbir şeye. Kağıtlardaki yazılanları okumaya çalışıyorum. Yok olmuyor.
Birkaç saat sonra Erik aradı. Kızın ağlamaktan sesi çatlamıştı. Telefon kapanana kadar ağlaması hiç dinmedi. Sürekli ağladı. ''Nasıl dayanacağım ben bu acıya Mert'' dedi. Ben de durmadan teselli edici sözler sarf ediyordum. ''Yapma böyle Erik, o yaşasaydı senin ağlamanı istemezdi'' gibi sözler söylüyorum. Ağlamayı hala sürdürüyor. Ağlamaktan gözleri ağrıyınca uyuma kararı aldı.. Gözlerim dalmış gitmiş uzaklara.. Telefondan dıt dıt dıııt sesleri geliyor. Bir süre sonra kendime geldim. Uyumaya çalıştım. Ama uykum gelmiyordu. Saat 1 gibi uykuya anca dalabildim..
...
25 Kasım/Saat 08:10
Etrafımda sınıf arkadaşım var. Çoğunun gözü kıpkırmızı.. Sınıf hocamızla beraber cenazeye gideceğiz. Çilek ve Erik dünden beri ağlıyorlardı. Mahirin en yakın kız arkadaşlarıydı onlar.Çok şey paylaşmışlardı.. Bir anda ölmesi onlara çok dokunmuştu şüphesiz.. Okulun yarısına yakın öğrenci grubuyla evine gittik. Herkes sessiz bir şekild yolda yürüyordu.. Ağlama sesinden başka ses duyamıyordum..Eve vardık. Çilek evi görünce başladı ağlamaya. Ben ağlayamıyorum. Birinin Arkadaşlarımı teselli etmesi gerek öyle değil mi? Çilek;
- Bu eve bir daha gelemeyecek, bu kapıdan bir daha giremeyecek dedi. Onunla beraber Erik ve Kİraz ağlamaya başladı. Mandalina ve Elma yanımda sessizce duruyorlar. Etraf çok kalabalık. Etrafımda bir sürü gözyaşı döken insan var.. İçime oturmuş kocaman bir acı var..
Cemevine gidilecek dediler,yollara düştük gittik. Bekledik 2 saat. Cemevinde herkes suskundu. Sadece trafikten arabaların sesi geliyordu kulağıma. Gözümden birkaç damla döküldü,sildim elimin tersiyle.. ''Güçlü ol Mert!''dedim kendime..
Cenaze yarın yapılacakmış. Okula döndük. Çilek sırasına oturmak istediğini söyledi bizlere. Sınıfa girdiklerinde o dahil bütün arkadaşlarım ağlamaya başladı. Kendimi çok ama çok kötü hissettim. Bir süre sonra Mahir'in en küçük kardeşiyle birkaç akrabası geldi. Onun fotoğrafını sırasına koyacaklardı. Çiçeklerle beraber fotoğrafını koydular sıraya.. Herkes tekrar ağlamaya başladı. Hocalarım geldi. Yapmayın ,ağlamayın deseler de onların da içi kan ağlıyordu..
Yarım saat sonra çıktım okuldan. O manzarayı izlemek, arkadaşlarımın gözümün önünde harap olmasını izlemek bana göre değildi.
...
26 Kasım/Saat 12:00
Cemevindeyiz. Cenaze birazdan başlayacak. Ağlamaklı sesler çoğaldı. Kimse onun ölümüne inanamıyordu hala. Tabutu gören arkadaşlarım ağlamaya başladılar. Ben de çok duygulandım ama ağlayamadım. Yine göğsümdeki o acıyı hissettim. O acı yine canımı yakıyordu..
Mandalina ve Elmayı gördüm. Çileğe sarıldım. ''Yapma böyle Çilek,dünden beri kendini harap ettin. Dayanıklı ol''dedim. Soğukanlığıydım bugün. Arkadaşlarıma sarılıp onları teselli etmekten başka elimden bir şey gelmedi. Keşke daha fazlasını yapabilsem...
Tabutu arabaya yerleştirdiler. Erik ve Çileğin ağlaması arttı..
- Güle güle Sarı Mahir
- Güle güle kardeşim.. dediler onun ardından.. Ellerimizi dua için kaldırığımız sırada gökten küçük küçük yağmur damlaları düşüyordu. Rahmet yağıyordu belli ki.. Yağmur usul usul yağarken ben ölümün acı gerçeğini bir kez daha anladım.
Okul yolundan otobüsle eve gittik
Zaten 2 günlük iznimizi vermişti okul yönetimi..
Pazartesi o sınıfa nasıl gireceğiz bilmiyorum..
Sınıf Bilgisayarında fotoğrafı vardı.. Nasıl açacağız onu hiç bilmiyorum..
Tek bildiğim arkadaşlarımın gözlerinin ağlamaktan kıpkırmızı olduğu..
Daha önce hiç arkadaşımı kaybetmemiştim..
Benim için tecrübelerin en kötüsü. Onun ölümüne nasıl alışabilirim ki?
Şimdi hafızamıza yaşadıklarımızın izlerini bıraka bıraka gitti öteki dünyaya..
Ölüm sana hiç yakışmadı Sarı Mahir..
Yasın adı Sarı mahir;azrailin adıysa kızgın bir kurşun oldu bu kez...Toprak seni taşıyabilir mi,ölümün yaş sınırı yok mudur,erken değil miydi Mahir?..
P.S = Dinlediğin Şarkı Onun En Sevdiği Şarkıydı..